Düğün Takıları Kime Aittir? Yargıtay’dan Emsal Karar

Düğün törenlerinde geline ve damada takılan altın, bilezik ve diğer ziynet eşyalarının kime ait olduğu konusu, Türk hukuk sisteminde uzun yıllardır tartışılan önemli bir mesele olmuştur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13 Nisan 2021 tarihinde verdiği emsal karar [1], bu konudaki hukuki belirsizlikleri gidermiş ve düğün takılarının aidiyeti konusunda net bir çerçeve çizmiştir.

Davanın Arka Planı ve Tarafların İddiaları

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/1038 Esas, 2021/458 Karar sayılı kararına konu olan davada, boşanan eşler arasında düğün sırasında takılan ziynet eşyalarının iadesi talep edilmiştir. Davacı kadın, düğünde kendisine ve eşine takılan toplam 200 adet çeyrek altın, 6 adet tam altın, 3 adet yarım altın ve çeşitli ağırlıklarda altın bileziklerin kendisine iade edilmesini, bunun mümkün olmaması halinde ise güncel değerlerinin ödenmesini talep etmiştir.

Davalı erkek ise savunmasında, talep edilen miktarda ziynet eşyasının bulunmadığını, toplamda 150 civarı küçük altın ve muhtelif ölçülerde bilezik takıldığını belirtmiştir. Daha da önemlisi, yöresel örf ve adetlere göre düğünde takılan tüm takıların erkek tarafına ait olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Bu dava, Türk hukuk sisteminde düğün takılarının aidiyeti konusundaki temel prensiplerin yeniden gözden geçirilmesi ve netleştirilmesi açısından kritik bir öneme sahip olmuştur.

Türk Hukuk Sisteminde Düğün Takılarının Hukuki Statüsü

Türk mevzuatında düğün sırasında takılan ziynet eşyası ve parasal değeri olan eşyanın aidiyeti konusunda doğrudan bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu boşluk nedeniyle, mahkemeler örf ve adet hukukuna başvurmak zorunda kalmışlardır. Türk Medeni Kanunu’nun 1. maddesinin birinci fıkrası, “Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim, örf ve adet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir” hükmünü içermektedir.

Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre, düğün sırasında takılan ziynet eşyası ve paralar kim tarafından ve hangi eşe takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma ya da örf ve adet kuralı olmadığı takdirde kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı kabul edilir. Bu yaklaşımın temelinde, ziynet eşyasının evlenme sebebiyle gerek ailelerce gerek yakınlarca kadına geleceğinin güvencesi olarak takıldığı kabulü yatmaktadır.

Bu genel kuralın istisnası, yalnızca aksine bir anlaşmanın varlığı veya bölgesel örf ve adet kurallarının kanıtlanması durumunda söz konusu olmaktadır. Ancak bu istisnaların uygulanabilmesi için, bunları iddia eden tarafın ispat yükünü taşıması gerekmektedir.

İspat Hukuku Açısından Değerlendirme

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, ispat hukuku açısından önemli tespitlerde bulunmuştur. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi ve Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince, ispat yükü iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.

Somut olayda davalı, genel kuralın aksine örf ve adetleri bulunduğunu iddia ettiğine göre, bunu ispat külfeti kendisine düşmektedir. Davalı bu amaçla köy muhtarı olan bir tanığı dinletmiş, tanık “bizim adetlerimiz düğünde takılan takılar, kıza takıldıysa kızın, oğlana takıldıysa oğlanın olur” şeklinde ifade vermiştir.

Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, bu tanık beyanının Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına yansıyan yaygın örf ve adet karşısında daha köklü bir adetin varlığını ispatlayamadığını belirtmiştir. Bu değerlendirme, örf ve adet kurallarının ispat standardı açısından önemli bir kriter oluşturmaktadır.

Örf ve Adet Kurallarının Geçerlilik Koşulları

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, örf ve adet kurallarının hukuki geçerliliği için üç temel unsurun varlığının gerekli olduğu vurgulanmıştır:

Maddi Unsur: Belli bir olay ve ilişkilerde toplumun bireylerince belli bir biçimdeki davranışın uzun süre tekrarlanması gerekmektedir. Bu unsur, örf ve adet kuralının toplumsal pratikte yerleşmiş olmasını ifade eder.

Psikolojik Unsur: Bu kurala uyma konusunda toplumda bir inancın yerleşmesi gerekir. Toplumun bu davranış biçimini doğru ve gerekli görmesi, psikolojik unsurun varlığını gösterir.

Hukuki Unsur: Kurala uyulmaması durumunda bir yaptırım ile karşılaşılacağı konusunda bir kabulün olması gerekir. Bu unsur, örf ve adet kuralının hukuki bağlayıcılığını sağlar.

Somut olayda, davalının dinlettiği tanığın beyanı bu üç unsurun varlığını yeterince kanıtlayamamıştır. Özellikle, yerel bir uygulamanın ulusal düzeyde kabul görmüş genel kurala üstün gelebilmesi için çok daha güçlü delillerin sunulması gerektiği belirtilmiştir.

Kararın Hukuki ve Toplumsal Etkileri

Bu karar, Türk hukuk sisteminde düğün takıları konusunda birçok açıdan önemli sonuçlar doğurmaktadır. İlk olarak, kadınların düğün takıları üzerindeki haklarının güçlendirilmesi açısından pozitif bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Geleneksel olarak kadının ekonomik güvencesi olarak görülen düğün takılarının, hukuki açıdan da kadına ait olduğunun teyit edilmesi, kadın hakları açısından önemli bir kazanımdır.

İkinci olarak, yerel örf ve adet iddialarının ispat standardının yükseltilmesi, hukuki güvenlik açısından olumlu bir gelişmedir. Artık genel kuraldan sapma iddiasında bulunan tarafların, bu iddialarını çok daha güçlü delillerle desteklemeleri gerekmektedir.

Üçüncü olarak, bu karar boşanma davalarında sıkça karşılaşılan düğün takıları uyuşmazlıklarının çözümü için net bir rehber oluşturmaktadır. Mahkemeler artık bu konudaki kararlarını daha tutarlı bir şekilde verebileceklerdir.

Karşı Oy ve Farklı Görüşler

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında yer alan karşı oy, konunun farklı boyutlarını gözler önüne sermektedir. Karşı oy yazısında, yöresel örf ve adet gereği düğünde erkeğe takılan altınların erkeğe ait olduğunun kanıtlandığı, köy muhtarının 9 yıllık deneyimine dayalı beyanının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.

Karşı oyda ayrıca, CD ve fotoğraflarda kadın ve erkeğe ayrı kuşak takılarak takıların ayrı ayrı takılmış olmasının, yerel adetin varlığını gösterdiği vurgulanmıştır. Bu görüş, yerel uygulamaların daha fazla dikkate alınması gerektiğini savunmaktadır.

Bu farklı yaklaşım, hukuk uygulamasında genel kurallar ile yerel özellikler arasındaki dengenin ne kadar hassas olduğunu göstermektedir.

Pratik Öneriler ve Sonuç

Bu kararın ışığında, düğün takıları konusunda taraflara şu öneriler getirilebilir:

Evlilik Öncesi Dönem İçin: Düğün takılarının aidiyeti konusunda belirsizlik yaşanmaması için, evlilik öncesinde taraflar arasında yazılı bir anlaşma yapılması faydalı olacaktır. Bu anlaşmada, düğün sırasında takılacak ziynet eşyalarının kime ait olacağı açıkça belirtilebilir.

Düğün Sırasında: Düğün töreninde takılan ziynet eşyalarının fotoğraf ve video ile belgelenmesi, ileride çıkabilecek uyuşmazlıklarda delil teşkil edebilir. Ayrıca, takılan eşyaların listesinin tutulması da faydalı olacaktır.

Hukuki Süreç İçin: Düğün takıları konusunda uyuşmazlık yaşayan tarafların, yerel örf ve adet iddialarını güçlü delillerle desteklemeleri gerekmektedir. Tek tanık beyanının yeterli olmayacağı, bu konuda uzman görüşleri ve kapsamlı araştırmaların yapılması gerektiği unutulmamalıdır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bu kararı, Türk hukuk sisteminde düğün takıları konusundaki belirsizlikleri büyük ölçüde gidermiştir. Kadın lehine olan genel kuralın teyit edilmesi, aynı zamanda yerel örf ve adet iddialarının ispat standardının yükseltilmesi, hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik açısından önemli kazanımlar sağlamıştır.

Bu karar, sadece hukuk uygulayıcıları için değil, evlilik kurumu içindeki bireyler için de rehber niteliğinde olup, düğün takıları konusundaki uyuşmazlıkların önlenmesine katkı sağlayacaktır. Gelecekte benzer konularda verilecek kararlarda da bu prensipler ışığında değerlendirmeler yapılacağı öngörülmektedir.

Kaynaklar

[1] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2017/1038 K. 2021/458 T. 13.04.2021

Bu makale, belirtilen Yargıtay kararının analizi temelinde hazırlanmış olup, hukuki danışmanlık niteliği taşımamaktadır. Spesifik hukuki sorunlar için mutlaka uzman hukuki danışmanlık alınmalıdır.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top